06.02.2017 İstanbul

Atık Yönetimi

Atık yönetiminde genel ilke; atıkların kaynağında azaltılması, kaçınılmaz olarak çıkan atıkların da mümkün olan en yüksek oranda geri kazanılarak, yeniden kullanılması olmalıdır.

Atık, çeşitli faaliyetler sonucu ortaya çıkan, insan ve çevre sağlığı açısından zararlı olması nedeniyle doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortamlara verilmemesi (alıcı ortamlarla etkileşime geçmemesi) gereken her türlü maddedir.

Atık yönetimi ise, atığın üretildiği kaynakta azaltılması, farklı özelliklerine göre ayrıştırılması (kâğıt, cam, metal vb.) toplanması, geçici depolanması, geri kazanımı, taşınması, bertarafı ve bertaraf işlemleri sonrası kontrolü ve benzeri işlemleri içeren bir yönetim biçimidir.

Ülkemizde hızlı nüfus artışının ve kentleşmenin sonucu olarak hızla artan atıklar ve atık türleri için ayrı bir sistem oluşturmak yerine, tüm atıkları içine alan entegre bir yaklaşımın gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle uluslararası alanda kabul gören “Entegre Atık Yönetimi” benimsenmeye başlanmıştır.

Entegre Atık Yönetimi, atıkların geri kazanımı ve nihai bertarafı için gerekli uygun yöntem, teknoloji ve yönetim esaslarının seçilmesi ve uygulanması olarak tanımlanır. Atık önleme, atık azaltma, yeniden kullanım, geri dönüşüm/geri kazanım, bertaraf sırasına göre  atık yönetimini oluşturur.

Bu sistemde atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirildiğinde hem çevre hem ekonomi anlamında ülkeye büyük kazanımlar getirir.

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 02.04.2015 tarihli ve 29314 sayılı resmi gazetede yayınlayan “Atık Yönetimi Yönetmeliği” kapsamında kirleten öder ilkesince, kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamaların kirleten veya bozulmaya neden olanlar tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ayrıca ilgili yönetmeliğe aykırı durumlar için “Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanununda öngörülen müeyyideler uygulanır.” maddesi (25. Madde) yer almaktadır.

Yine aynı yönetmelik kapsamında, “Tehlikeli atıkların neden olduğu çevresel kirlenme ve bozulmadan kaynaklanan zararlardan dolayı tehlikeli atığın toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunanlar müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların bu faaliyetler sonucu meydana gelen zararlardan dolayı genel hükümlere göre de tazminat sorumluluğu saklıdır. Atıkların yönetiminden sorumlu kişilerin çevresel zararı durdurmak, gidermek ve azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan ve/veya yapılması gereken harcamalar, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre atıkların yönetiminden sorumlu olanlardan tahsil edilir.” ilkesi Madde 5 içinde yer almaktadır.

Sonuç olarak, canlıların yaşamını sürdürebilmesi için çeşitli doğal kaynaklara ihtiyacı bulunuyor. Dünyamızda bu kaynaklar mevcut, ancak sınırsız değil.

Günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında, kaynakların hızlı tüketimi yer almaktadır. Nüfus artışı ve sanayileşmedeki artış, taleplerin artmasına ve sonucunda da kaynakların hızlı bir şekilde tükenmesine yol açmaktadır.

Doğal kaynaklarımızı, genel anlamda çevremizi korumak ve gelecek kuşaklara daha temiz bir çevre bırakmak öncelikli hedefimiz olmalıdır.

Atık yönetimi ve sürdürülebilir çevre uygulamaları ile ilgili  http://www.toracevre.com adresinden daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.