30.10.2022 İstanbul
İş Kazalarında Göz Kazaları ve Koruyucu Yeni Teknolojiler
İş güvenliğinde kaza istatistiklerinde bir hiyerarşi bulunur. Depremler yer yüzündeki en büyük çoklu ölümlere sebep olan olaylar olarak kayıt altına alınmıştır. Sel, toprak kayması, çığ, kasırga gibi diğer afetlerde de yine çoklu ölümlere neden olurlar. İş kanunu kapsamında ise çoklu ölümlerde patlama, zehirlenme, bina yangınları gibi kazalar gelmektedir. Çoklu ölümlerin bir altında ise tekli ölümler vardır. Bunlar düşme, elektrik çarpması, oksijensiz kalma gibi kazalardır.
Ölümlü kazalardan sonra ise yaralanmalar gelir. Yaralanmalar da temelde iki gruba ayrılır. Literatürde “kalıcı” ya da “geçici” sakatlık ya da maluliyet olarak da geçen bu kazaların sayısı kaza piramidi teorisi göre tüm ölümlerden fazladır.
Tüm travmalar ya da düşmeler sonucu kalıcı bir sakatlık bırakmayan kırıklar, iz ya da fonksiyon kaybı bırakmayan yanıklar, kesikler gibi kazalar “geçici sakatlık” ya da “geçici iş görememezlik” olarak adlandırılır.
“Kalıcı iş görememezlik” kazaları ise başta hiç hareketin mümkün olmadığı felçli olma durumundan başlayarak, tekerlikle sandalyeye maruz kalma, kol, bacak ya da parmak gibi uzuvları kalıcı olarak kopmaları ya da diğer bir tabir ile ampute olmaları gibi sonuçları olan kazalardır.
Uzuvlara ilave olarak en önemli duyu organımız olan gözlerimiz ile ilgili kazalar kazanın durumuna göre uzuv kaybı yaşanan kalıcı iş görememezlik durumunda daha kötü sonuçları olabilir. Göz kazalarında en kötü durum her iki gözün de kalıcı olarak tüm görme fonksiyonlarının işlevini yerine getiremeyecek şekilde doku bozulmasına maruz kalmasıdır.
Bu kazalarında önlenmesinde “göze” gelen her türlü ajanın gelmemesini sağlayan proaktif tedbirler ilk yapılması gerekenler. “Göze” gelen ajanlar başta mikrop ve toz olmak üzere her türlü katı parçacık, her türlü sıvı ve gaz fazındaki kimyasal maddeler gelmektedir. Sıvı ve gazlar kontrolsüz olarak basınçla yüze ve doğrudan göze çarparlar. Çarpa şiddeti, soğuk ya da sıcak olması, kimyasal malzemenin tahrişi edici, aşındırıcı olması gidi durumlarda çarpma şiddeti az da olsa ciddi hasarlara neden olabilir.
Rüzgarla yerden kalkan tozlar, kaynak çapakları ya da matkap gibi talaş kaldıran el aleti ya da makinelerden normal çalışma şartlarında fırlayan katı parçalar yaşanan kazalarda önemli bir yer tutmaktadır. Yine normal çalışma şartlarında olmayan ama bir kaza sonucu yaşanan ani parçalanma (büyük patlama, taş motoru taşının patlaması, vb.) sonrası çalışanın üzerine gelen parçalar gözlere temas ettiğimde göz kayıplarına kadar giden sonuçları olabilir.
Son olarak, elektrik kazaları gibi bazı kazalarda yaşanabilen ani yüksek ışık gözlerde hasara neden olabilir. Literatürde doğrudan kaza olarak geçmese de ergonomik şartlar ya da meslek hastalığı olabilecek sürekli uygun olmayan ışık şiddetine (yüksek ya da düşük) maruz kalmada gözlerde kalıcı ya da geçici hasarlara neden olabilir.
Proaktif tedbirlerde yeni teknolojiler öncelikle çalışma şartlarında parçacık yaymayan el aleti ve makineler gelmektedir. Bunların en iyi örnek matkap ile duvara delik açılırken matkabın kendi özelliği olarak delik noktasından çıkan tozları emen bir vakum mekanizmasına sahip olmasıdır. Teknolojik tedbirlere ilaveten idari tedbirler de alınabilir. Örneğin matkabın böyle bir özelliği yoksa bir elektrikli süpürge ile çıkan tozların emilmesi gelebilir. Çalışılan zemindeki tozların rüzgâr ya da hareketle uçuşmasının engellemesi için temizlenmesi ya da yerlerin ıslatılması gelebilir. Yine elde tutulan kaynak maskesi yerine başlıklı kaynak maskesi kullanılması personellerin davranışsal risklerini de azaltacaktır.
Risk kontrol hiyerarşisinin en son adımı olan Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE) kullanımı olarak koruyucu iş gözlükleri en son çare olarak kullanılmaktadır. Burada öncelikle riske uygun tipte, kaliteli ve sertifikalı koruyucu gözlüklerin seçilmesi önemlidir. Gözlüklerin ergonomik ve kaliteli olması çalışanların sürekli bu koruyucu gözlükleri kullanmasını teşvik edecektir. Gözlüklerin bakımı ve çizilmelerden korunması da önemlidir. Ancak gerektiğinde çalışanların hızlıca erişebileceği yerlerde ilave yedek gözlüklerin de bulunması çalışma sırasında sürekli kullanılmasının garanti altına alacaktır.
Koruyucu gözlüklerdeki bir diğer sorun da normal gözlük kullanan personellerin gözlük takması sırasında yaşadıkları zorluklardır. Bu durum iki şekilde çözülmektedir. Birinci seçenek doğrudan numaralı koruyucu gözlük temin edilmesidir. Tüm göz kusurlarını (miyop, hipermetrop, astigmat, vb.) çözen uygun özelliklere sahip koruyucu gözlük bulunamayabilse de artık ülkemizde numaralı koruyucu gözlük üretilmektedir. Diğer bir opsiyon ise gözlük üstü koruyucu gözlüktür. Ancak bu çözüm çok da rahat bir çözüm değildir. Son olarak, idari bir tedbir olarak göz yaralanma riski olan işlere normal gözlük takmayan personel seçimi ve gözlük takanların başka işlerde çalıştırılması gelmektedir. Gözlüklerdeki buğulanma sorunu da koruyucu gözlük seçiminde dikkat edilmesi gereken diğer bir konudur.