17.08.2020 İstanbul

Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşmaları

Her geçen gün tanık olduğumuz çevresel felaketler ve çevresel kirlilikle bağdaştırdığımız küresel ısınma başka bir deyişle iklim değişikliği. 2017 yılı yazından beri Türkiye’de de daha önce yaşamadığımız boyutlarda dolu yağışları, taşkınlar, hortumlar vb. doğal felaketlere tanık olmak durumunda kaldık. Bu da bir çoğumuzun aklında iklim krizi gerçek mi? Bizi neler bekliyor? Bizler ne yapabiliriz? sorularının geçtiğini düşünüyorum.
Çevre kirliliği konusunda ufacık bir araştırma yapan, Greenpeace gönüllülerini biraz dinleyen biri küresel ısınmanın en büyük kaynağının karbon salınımı olduğunu bilir.
Peki karbon salınımı nasıl gerçekleşir? Nerelerden kaynaklanır?
Karbondioksit, su buharı, metan gibi bazı gazların, Güneş’ten gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğurarak yerkürenin fazlaca ısınmasına yol açtığı düşünülmektedir. Atmosferdeki gazların gelen Güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle yerkürenin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.
Su buharı dışındaki sera gazları, bağımsız değişken olarak küresel ısınma üzerinde aktif bir etki yaratabilirler. Örneğin karbondioksit, jeolojik evrimin doğal uzantısı olan volkanik etkinlikler sonucu ya da insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun olarak atmosfere salınabilir. Bu durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız olarak ortaya çıkabilen ve ortalama ısının artması sonucunu doğuran bir etken işlevi görmektedir.
Bugün bilim çevrelerinde küresel ısınmada baş sorumlunun karbondioksit oranının artması olduğuna inanılmaktadır.
Küresel ısınma öncelikle nüfusun artması, fosil yakıt tüketimi, sanayileşme, uluslararası ticaret, taşımacılık gibi insanı faaliyetlere dayanan aktiviteler sonucu oluşmaktadır. Karbondioksit (CO2) en önemli sera gazı olup; araç egzozlarından, ısınma amaçlı yakılan yakıtlardan, fabrika bacalarından, evsel atık depolama alanlarından atmosfere bırakılmaktadır.
Küresel dengenin bozulması, yıllık sıcaklık artışı için belirlenen 1,5 derecelik eşiğin önümüzdeki beş yıl içerisinde aşılma ihtimalinin artması ve gün yüzüne çıkan küresel ısınmaya bağlı doğal afetler ile yaşayış biçimimizi değiştirmek zorunda kalacağız.
Nasıl 2000’li yılların başında kömür sobalarını bırakarak daha sağlıklı ve çevreye daha az zararlı doğalgaza geçici sağladıysak şimdi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından uygulanmaya başlayan ve henüz gönüllülük esasına dayanan yenilenebilir enerji kaynaklarının bireysel konutlardan, küçük işletmelere – tarımsal aktivtelerden, sanayi tesislerinde kullanılabilecek yeşil enerji tarifesi ile hepimiz gün içerisinde kullandığımız enerjimizi yenilenebilir kaynaklardan elde edebilir ve karbon ayak izimizi ciddi miktarlarda azaltabiliriz.
Yeşil Enerji Tarifesi
Bu tarifeyi kullanmak isteyen tüketiciler, kullanacakları enerjinin tamamını yenilenebilir kaynaklardan elde etmiş olacaklar ve bu tüketicilere Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) düzenlenecek.

Elektrik doğrudan Güç Alım Anlaşmaları aracılığıyla ülke genelindeki yenilenebilir jeneratörlerden sağlanacağından tüketiciler, kullandıkları enerjinin bu kaynaklardan üretildiği bilgisine şeffaf ve güvenilir olarak ulaşabilecekler.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yenilenebilir enerji kullanımının belgelendirilmesine yönelik “Yeşil Tarife” uygulamasının ağustos ayında başlayabileceğini açıkladı. Bu tarife sayesinde vatandaşlar yerli ve yenilenebilir enerjinin kullanımına teşvik edilecek ve çevreye duyarlı kişilerin yenilenebilir enerjiye ulaşımının sağlanacağı belirtilmiştir. Bunlara ek Bakan Dönmez yeşil tarifenin desteklenmesi adına ilgili tüketicilere vergi indirimi müjdesini de duyurmuştur.
Ağustos ayından itibaren uygulanacak yeşil tarifeye göre bir tüketici (bireysel konut, ticarethane, sanayi tesisi farketmeksizin) kwh başına 0,699749 TL tüketim bedeli ödeyecektir. Mevcutta kullanılan tarifede gündüz, gece kullanımı ve tüketici niteliğine göre fiyatlandırma değişmektedir. Bu şartlarda yeşil tarifeye geçecek orta ve alçak gerilimden şebekeye bağlanan tek terimli bir ticarethane için hesaplanan yeni tüketim bedeli daha düşük olabilir.
Aşağıda daha kolay incelenebilmesi için Temmuz 2020’ye ait mevcut elektrik kullanım bedelleri ve Ağutos 2020’ye ait yeşil tarife kullanım bedellerine ait linkleri inceleyebilirsiniz.

www.epdk.gov.tr

www.enerjiportali.com

Sizlerde çevre dostu ve düşük karbon salınımlı bir hayata geçerek dünyayı kucaklayabilirsiniz.